Lojistiği Yaşamak
Siz de bu zamana kadar lojistik ile alakanız olmadığı halde günün birinde bir şekil de merak edip bu konuyu araştırmaya başladınız ve araştırmalarınızdan sonra burayı bulduysanız; önce arkanıza iyice bir yaslanın ve rahatlayın, çünkü; emin olun, bulabileceğiniz en doğru adrestesiniz. Şimdi size konuyu netleştirebilmeniz için buraya kadar gelirken sağ elinizin altında olan farenin serüvenini anlatmak istiyorum.
Markası ve kalitesi ne olursa olsun öncelikle üretim için bütün malzemelerin ilgili yerlerden toplanıp ana fabrikaya taşınması ilk aşamamız. Bu ilgili yerlerde tabi ham maddeyi ayrı bir yerden temin ediyor, orası ayrı. Şimdi; en azından farenin içinde üretim için geçerli olan 5 ana malzeme var ve bunlar olmazsa olmaz. Ama düşünün ki biri ya eksik ya hatalı geliyor ya da hiç gelmiyor. Bütün fabrika üretim için o malzemeyi bekliyor; fabrika 1 saat üretim yapmadan duruyor, işçiler bir saat çalışmıyor, boşuna elektrik gidiyor falan. Sonucunda yaşanan aksaklığın bir saat gecikmesi bile o farenin raflar da yerini en az 1 saat geç alması demek. Bu durumun üreticisinden, toptancısına; perakendecisinden, müşterisine kadar herkese nasıl bir etki yaşatacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Hadi üretimi yaptık hemen müşteri bulmak öyle kolay şey mi? Önce saklayacak bir yer lazım. Ama gelişi güzel bir yer olamaz sonuçta elektronik malzeme belli şartlar altında muhafaza edilmeli değil mi? Uygun şartlar da bir depo… Her neyse Türkiye’den sipariş aldı farelerimiz ve yola çıkacaklar öyle yükle araca gitsin yok. Farz edelim ki Çin’den buraya konteyner ile gelecek. Evvela hangisinden ne kadar istenmiş, ne şekiller de istemişler bunlar önemli yani depomuzda bir elleçleme sürecimiz var. Bu aşama da bitti siparişe hazır hale getirdik ve konteynere yükledik. Shanghai Limana (namı diğer Şangay) kadar da bir ara taşıma yaptık ve getirdik geminin yanına bıraktık. Koca koca vinçler sayesinde gemiye de yükledik tabi bunlar hep bir maliyet ve hata istemeyen disiplinli bir süreç ve yolculuğa çıkmaya hazır farelerimiz. Sonuçta taşıdığımız şeyin maddi bir değeri var ve sigorta yapmazsak olmaz, ya bir şey gelse başına? Yaklaşık bir ay süren Mısır aktarmalı bir seferle konteynerimiz geldi ve Ambarlı Limanı’na yanaştı. Malım geldi alacağım diyerek öyle limana giremiyoruz, Sonuçta İthalat yaptık ve bir vergi vereceğiz devlet babaya. Koca konteyneri vinçlerle indiriyorsun yeri geldi mi limanda bekletiyorsun falan Liman Masraflarımız da söz konusu. Tabi burada atladığım bazı şeyler var fazla detay aklınızı karıştırmasın diye. Bütün süreçler de düzenlenen evrak işleri; Konşimentosu, Ordinosu,tutanakları bir sürü belge işleri. Bunları da halletik ve malı limandan alabiliriz; tabi yine bir iç taşıma maliyeti ve depomuza götüreceğiz depolama maliyeti var. Farz edelim ki teknolojik ürünler ithalatı yapıyoruz ve depomuzda envai çeşitten malzeme var. Bunların hepsinin kontrolü, korunması, depo da beklemesi de ayrı bir maliyet kalemi sonuçta. Ve sabah depomuzu açtığımız da; gelen siparişlere göre hangi üründen ne kadar istendiyse onları toplayıp istenen yerlere gönderiyoruz ve sonuçta faremiz raflardaki yerini alıyor. Demek ki neymiş fare deyip geçmeyeceksin; bizim masaya gelene kadar bile belki hayatımız boyunca bir çoğumuzun yapamayacağı kadar yol yapıyor farecik.
Çok genel olarak fazla detaya girmeden anlattığım bütün bu süreçlerin hepsi ve daha fazlasına siz isterseniz ‘lojistik‘ diyebilirsiniz, takdir size kalmış. Ama belki de bir 10 yıl sonra her şey şimdikinden farklı olarak yapılabilir yani; tanımlar değişebilir. Sizde İnovasyona (bu kelimeyi çok seviyorum)her zaman açık olun ve hayatı basma kalıp yaşamayın.
Merhaba, bu bir yorumdur.
Yorum moderasyonuna başlamak, düzenlemek ve silmek için lütfen yönetim panelindeki yorumlar bölümünü ziyaret edin.
Yorumcuların avatarları Gravatar üzerinden gelmektedir.